Anne olmak demek çantanda süzgeç taşımak demek :)

Hani derler ya annelik zo zanaat, gerçekten öyle.Hangi  işte 7/24 çalışıpta hala özverili, mutlu ve sevgi dolu olabilirsiniz ki?

Şimdi anne olanlar birbirini anlar, hayatımız hep bir koşturmaca ve telaş içinde geçer.TV seyretmek, ayaklarını uzatıp elinde kahven ve kitabınla keyif yapmak, aşkınla sarılıp sevdiğin bir filmi izlemek lüks olmuştur artık.

Ama iyi tarafları da var, daha düzenli, programlı ve disiplinli biri oluveriyorsunuz.O kadar yorgunluğa rağmen bir gülüşe dünyaları verirsiniz.O küçücük eller boynunuza sarılıp anneciğim dediğinde ayaklarınız yerden kesilir.

Neyse çok duygusal oldum sanırım :) Bende işte kendi çapında herşeye yetişmeye çalışan bir anneyim.Şöyle söyliyeyim işe geldiğimde dinleniyorum :) Hele birde kahvem masamdaysa keyfime diyecek yok :)

Konu başlığına dönecek olursak, biz genelde haftasonları ailecek vakit geçirmeyi tercih ediyoruz.Tabi dışarı çıkmak demek benim yanımda kocaman bir çanta içinde yedek kıyafet, ıslak mendil, su, atıştırmalık bir şeyler, telefonum, cüzdanım.... en az bir saat önce çantayı hazırlamaya başlıyorum ve her seferinde kapıdan koşar adım, saç baş dağınık, öylesine seçilip giyilmiş kıyafetlerle çıkıyorum :(

Tabi baba oğul, iki dirhem bir çekirdek kapıda hazır vaziyette bekliyorlar :) neyse artık çantamın yeni bir üyesi daha var, çay süzgeci :) evet yanlış okumadınız çay süzgeci :) neden çünkü her dışarı çıkışımızda mutlaka taze sıkılmış portakal suyu içiyoruz (cola ve hazır meyve suyu içirmiyorum halen ), ve benim paşam meyve suyunun içindeki o portakal parçacıklarını istemiyor.Eh her yerde de süzemedikleri için bende süzgecimi çantamda taşıyorum :)

Nasıl, annelik zor zanaat değil mi :)