Öncelikle herkesin beklediği, yazmamı istediği kısımdan başlayayım.İki çocuklu hayat zor, gerçekten zor. Bi kere öyle iki çocuk olunca herşey ikiyle çarpılmıyor, dörtle hatta bazen sekizle çarpılıyor.Yada siz öyle hissediyorsunuz.Aslında ben hamileyken çok umutluydum, herşeyi planlamıştım, Emre'ye nasıl davranmam gerektiğini, aradaki dengeyi nasıl sağlayacağımı, nasıl süper anne olacağımı falan oturtmuştum kafamda.Ama gel gör ki hiç de evdeki hesap çarşıya uymadı.
Öncelikle ikinci çocukta lohusalık, lohusa yatağı falan hayal, ben ikinci gün Emre'yle legolardan araba falan yapmaya başlamıştım :) Gerçekten inanmak güç ama o sakin uyumlu çocuk gitti yerine hırçın, mızmız bir çocuk geldi.Normalde ananesinde yada apartmandaki diğer akrabalarda iyi vakit geçiren çocuk evden çıkmaz oldu.Bir dönem kakasını söylememeyi tercih etti mesela, sonra bir ara bebek gibi konuşmaya başladı. Bazen Ömer'i emzirmemi bile istemiyordu, sabote etmek için elinden geleni yapıyordu. Kardeşi uyurken bilinçli olarak yüksek sesle konuşuyor, bağıra çağıra oyun oynuyordu.Hiç istemesemde bu dönemde çizgi film izlemesine göz yumdum çünkü arada gidip Ömer'i emziriyor, uyutuyor ve tekrar Emre ile vakit geçirmeye çalışıyordum.Geceler uykusuz, gündüzler uykusuz... Bu durum ilk birkaç ay devam etti.Zamanla Ömer'in uyanık kaldığı süreler uzamaya ve evdeki hayata dahil olmaya başladı.Mesela biz Emre'yle odasında oyun oynarken o da bizi izliyordu:) Bazen heyecanlanıp, bazen gülümsüyordu.Emre'de yavaş yavaş onun da evimizin bir bireyi olduğunu, henüz küçük olduğu için ihtiyaçlarını sadece ağlayarak anlatmaya çalıştığını, sadece süt içebildiğini kabullendi :)
Artık babasıyla dışarı çıkıyordu hatta bir iki kez anneannesiyle kısa tatiller bile yaptılar.Bende bu arada biraz nefes aldım :) Nefes aldım biraz abartılı gelebilir ama bir dönem gerçekten çok yordu Emre bizi.Kaldı ki ben annemle aynı binada oturuyorum, yani gerçeken sağlam bir desteğim var.Allah tek başına olanlara yardım etsin.
Zor bir yaz döneminden sonra evde işler yoluna girmeye başladı.Bu arada Emre'de kreşe başladı.Enerjisini boşaltmak, kendi yaşıtlarıyla olmak iyi geldi Emre'ye.Zaten sosyal bir çocuk olduğu için ilk günden itibaren sorunsuz gidip geldi okula. Bende gündüzleri Ömer'le daha çok vakit geçirebildim.Çünkü o da 4 aylık olmuştu ve ilgi bekliyordu.
Tabi okula başlamak beraberinde hastalıkları da getirdi.Daha ilk soğuklarda Emre hasta oldu.Ondan sonra da bütün kış okula aralıklarla devam etti :( Bu sayede Ömercik te erkenden mikroplarla tanıştı.Bir ara evde Emre, Ömer ve ben dönüşümlü olarak hastaydık hep :( en son yılbaşında ağır bir grip geçirince okula birkaç ay ara verme kararı aldık.Hepimiz biraz dinlenmeliydik.
Şubat ortalarında ben işe başladım, Emre de havalar ısınınca Nisan sonlarında okula döndü.Aslında arada gitme denemelerimiz oldu ama her seferinde hastalıkla döndük eve :(
Şimdi mi artık ben işteyim, Emre okulda, Ömer de evde anneannesiyle :) Akşamları işten gelince Ömer'i emziriyorum, sonra Emre'nin yemeği, sonra bizim yemeğimiz (çok şükür annem pişiriyor yemekleri biz sadece tüketiyoruz :) yemek sonrası ertesi gün için kıyafet hazırlama, evi toparlama derken çocukların uyku saati geliyor.Babası Emre'yi bende Ömer'i uyutuyorum.Ve eğer Ömer'in yanında uyuya kalmamışsam biraz TV keyfi :)
Evet yine koşturmaca ama en azından artık bir düzenimiz var.Çocuklar mesela kısa süreli de olsa birlikte oynuyorlar.Ömer abisinin odasında vakit geçirmekten çok hoşlanıyor.Özellikle abisinin arabalarıyla oynamaktan çok keyif alıyor.Emre bazen paylaşmak istemese de genellikle izin veriyor oynamasına.Ömer çok gülüyor abisine mesela.Emre'de çok seviyor onu güldürmeyi :) Bazen ikisini de kıkır kıkır görünce işte diyorum işte bu, hayatın anlamı, tadı , tuzu herşeyi bu.O zaman unutuyorum tüm yorgunlukları...
Hep gülün diyorum içimden, hep böyle anlaşın, arkadaş , dost, sırdaş olun...